Öne Çıkan Haberler
Son Paylasımlar

Şırnak'ta Eğitim Skandalı ?

Cuma günü bütün Türkiyede ilkokul, ortaokul ve liselerde karne dağıtıldı. Ama öyle bir skandal çıktı ki ortaya, Şırnak'ta verilen bir karnenin üzerinde hocanın öğrenci hakkında görüşü belirtilen notta yazılı olan satır ''üniversite ile uğraşma hemen askere git'' diye yazılı
Bu skandalın ortaya çıkmasıyla öğretmenin amacını belirlemek imkansız gibi görünüyor. Türkiye'de eğitim düzeyi açısından devlet politikası yüzünden bir nesili gerdi kalan ve yeni gelen nesilin okuma hırsını söndürmek isteyen bu hocanın amacı ne olabilir.
Böyle skandal bir olaya Milli Eğitim Müdürlüğü nasıl onay vermiş? Hükümetin doğuya yatırım yapıyorum diyerek böyle bir eğitim anlayışı taşıyan öğretmenlerin nasıl bir eğitim vereceği konusunda kusuru görmezden mi geliyor?

Karneyi Görmek İçin Resime Tıklayın
0 yorum

'Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı' sonuç bildirgesi açıklandı

'Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı' sonuç bildirgesi açıklandı 

Sonuç bildirgesini okuyan DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, 15-16 Haziran 2013 tarihinde değişik siyasi, etnik, inanç gruplarının temsilcileri olarak Diyarbakır'da gerçekleştirdikleri konferansı, tarihi önemde kararlar alarak başarıyla sonuçlandırdıklarını belirterek, "Kürdistani tüm renklerin buluşmasıyla, iki günlük yoğun tartışma ve değerlendirmeler ışığında elde ettiğimiz sonuçları, tüm Kürdistan ve dünya halkları ile paylaşıyoruz" dedi.

Diyarbakır'da hafta sonu gerçekleşen "Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı"nın sonuç bildirgesi açıklandı. Kürtçe ve Türkçe olarak okunan bildirgeyi Türkçe DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, Kürtçe ise Azadi İnisiyatifi Koordinatörü Adem Özcaner okudu. Tuğluk, 15-16 Haziran 2013 tarihinde değişik siyasi, etnik, inanç gruplarının temsilcileri olarak Diyarbakır'da gerçekleştirdikleri konferansı, tarihi önemde kararlar alarak başarıyla sonuçlandırdıklarını belirtti. Tuğluk, Kürdistani tüm renklerin buluşmasıyla, iki günlük yoğun tartışma ve değerlendirmeler ışığında elde ettikleri sonuçları, tüm Kürdistan ve dünya halkları ile paylaştıklarını kaydetti.

'Konferansımız tarihi kararlara ulaşmıştır'

Tuğluk, "Türkiye Cumhuriyeti, resmi kurucu ideolojisiyle tekçi ulus-devlet anlayışının en ağır örneğini yaşatmıştır. Kuzey Kürdistan’da Kürt halkı ve Kürdistani tüm toplulukları baskı ve sömürüyle yok etmeye-göç etmeye ve Türklük içinde eritmeye zorlamakla kalmayıp, Anadolu’daki farklılıklara da yaşam hakkı tanımamıştır. Bu bağlamda, Asuri-Süryani, Ermeni, Laz, Gürcü, Alevi, Hristiyan, Musevi, Arap, Çerkez, Türkmen, Mıhallemi, Ezidi, Romanlar gibi halklar ve kültürler ile İslami grup, cemaatler ve özellikle kadınlar inanılmaz bir baskı ve yıldırma mekanizmasının mağdurları olmuştur" dedi. Son yüzyılın kendileri açısından tekçi sisteme karşı başkaldırı ve özgürlük mücadelesi ile geçtiğini belirten Tuğluk, "Konferansımız, bu serhıldanlarda hayatını kaybetmiş ve şehit olmuş herkesi minnet ve saygıyla yad eder, rahmetle anar" dedi. "Serhildanlar geleneğinin" bir parçası olan PKK öncülüğündeki Kürt başkaldırısının son 30 yıldır sürdüğüne işaret eden Tuğluk, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm imha, inkar ve baskı uygulamalarına rağmen Kürt halkının direncinin kırılmadığını vurguladı. Tuğluk, konuşmasını devamında şunları dile getirdi: "Barış ve özgürlük özlemi içinde, Kürdistani kimliklerin katılımıyla toplanan konferansımız, Kürdistan ve tüm bölgenin özgür geleceği için anlamlı bir adım atmış ve tarihi kararlara ulaşmıştır."

Tuğluk, konferansta alınan kararları şu şekilde sıraladı:

"* Sayın Abdullah Öcalan Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için tarihi bir fırsat yaratmıştır. Kürt hareketi sorunun barışçıl ve demokratik çözümü için samimi ve ciddi adımlar atmıştır. Konferansımız hükümetin aynı ciddiyetle ve samimiyetle adımlar atması gerektiğini ifade etmiştir.

* Delegasyonumuz, bu aşamada, hükümetin hala kullanmakta olduğu dil ve üslup, yeni karakol yapımları, koruculuğa yeni kadroların açılması ve askeri hareketlilik gibi uygulamalardan kaygı duymaktadır. Kamuoyunda güven yitimine ve samimiyetin sorgulanmasına yol açan bu uygulamaların derhal sonlandırılması çağrısında bulunur. Konferansımız, bu bağlamda, müzakere sürecini sağlıklı ve güvenli bir biçimde sürdürülmesi için demokratik çözüm sürecinin başat aktörü Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep eder.

* Kürdistan halkları kendi tercihleriyle statülerini (özerklik-federasyon-bağımsızlık gibi) belirleme hakkına sahip olduğunu, Kürdistan halklarının kendi kaderini tayin hakkının sadece Kürdistan halkının kararına ve onayına bırakılması Konferansımızda ortaklaşılan bir ilkedir. Konferansımız Kürdistan'ın bir statüsü olmadan Kürt sorununun nihai olarak çözülemeyeceğini karar altına almıştır.

* Delegasyonumuz, çağdaş demokratik bir anayasa yapılmasını talep eder. Kürdistan halklarının kendi kimliği ile örgütlenme özgürlüğü, anadilde eğitim ve Kürtçenin resmi dil olarak kabulü, anayasal güvence altına alınmalıdır.

* Yoksulluk, göç, işsizlik, ekolojik tahribat gibi devasa toplumsal sorunlar, Kürdistan’da tüm yoğunluğuyla yaşanmaktadır. İçerisinde siyasetin-sivil toplum örgütlerinin-yerel yönetimlerin ve farklı grupların da olduğu bir mekanizma kurularak, kamu kaynaklarının pozitif ayrımcılık ilkesi temelinde Kürdistan'a aktarılmasının sağlanması gerektiğini önemle vurgular.

* Konferansımız Kürdistan'ın geleceğinin inşasında gençliğe olan inancını ifade eder ve iradesini önemser.

* Başta hasta ve çocuk tutsaklar olmak üzere cezaevlerindeki tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

* Faili meçhullerin aydınlatılması ve toplu mezarların ortaya çıkarılması için devlet sorumluluklarını yerine getirmelidir.

* Konferansımız 21'inci yüzyılın en temel sorunlarından birisinin cins çelişkisi olduğu tespitinden hareketle, toplumsallığın en dinamik parçası ve kurucu aktörü olan kadının durumunun toplumdan ayrı ele alınamayacağına dikkat çeker. Kadına yönelik her tür müdahale aynı zamanda topluma yapılan bir müdahaledir. Konferansımız kadına yönelik her türlü saldırının karşısında olduğunu ilan eder. Kürt kadının Kürdistan mücadelesinde oynadığı rol tüm dünyaya örnek olacak şekildedir. Kadının, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde, özgün ve özerk yapısıyla, karşı cinsle eşit boyutta toplumsallığın her kademesine eşit katılma kararlılığını benimser.

* Kürdistan coğrafyasında yaşayan Ermeni, Asuri-Süryani, Arap, Mıhallemi ve Türkmen gibi birçok halk ile Müslüman, Hristiyan, Musevi, Ezidi ve Aleviler gibi inanç grupları hem devletin politikaları nedeniyle hem de bu politikaların yol açtığı yanlış bilinç nedeniyle önemli zorluklar yaşamaktadır. Öncelikle tüm bu geçmişle yüzleşerek, yeni, eşit bir yaşam kurmak gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle kimliklerin özgürce ve inançları doğrultusunda yaşayabilmeleri ve gereken koşulların sağlanması için Konferansımız etkin çaba içinde olacaktır. Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı 20'nci yüzyıl boyunca tekleştirici politikalar nedeniyle kendi topraklarından kopmuş tüm kesimleri geri dönmeye çağırır.

* Konferansımız, Rojava parçasında kendi özgücüyle ve kendi özgün siyasetiyle gerçekleşen halk devrimininin yanında olduğunu belirtir. Kürt Yüksek Konseyi şahsında, birliğini ve ittifakını büyük ölçüde sağlamasını önemli görür. Rojava’da elde edilen kazanımların her Kürdistanlı tarafından korunması gerektiğine işaret eder. Diktatörlük rejimi ve Suriye muhalefetinde yer alan kimi çeteci grupların Rojava’ya yönelik tüm saldırılarını kınar. Konferansımız Rojava'nın, sınır kapılarının açık tutularak tüm Kürdistanlıların Rojava'ya yardım yapması çağrısında bulunur. Uluslar arası camiayı Suriye ile ilgili mekanizmalara Rojava Kürdistanı'nı resmi olarak dahil etmesini talep eder.

* Ulusal Konferansın toplanmasının yaşamsal önemde olduğunu ifade eden konferansımız, Kuzey Kürdistan Konferansı olarak bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceği iradesini beyan eder. Irak Cumhurbaşkanı Sayın Celal Talabani, Kürdistan Federe Bölgesi Başkanı Sayın Mesut Barzani, KCK Başkanlık Konseyi ve tüm diğer Kürdistani güçleri, Ulusal Konferansın bir an önce toplanması için girişimde bulunmaya çağırır.

* Konferans delegasyonu, Kürdistan davasına katkı sunmuş her siyasi şahsiyet ve yapının emeğine saygı ve minnetle yaklaşır.

* Konferansımız BM, İKÖ, AB ve dünya halklarını Kürdistan halkının adalet, özgürlük, eşitlik için verdiği mücadelesine karşı sorumlu davranmaya davet eder.

* Konferansımız tüm uluslar arası örgüt ve devletlerden PKK’nin terör listesinden çıkarılmasını talep eder.

* Konferans delegasyonu Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı’nın iradesini temsil edecek 'Birlik ve Çözüm Komitesi' oluşturma kararı vermiştir. Bu mekanizma, yeni katılımlara açık bir şekilde konferansın aldığı tüm kararları takip etme, uygulama ve ihtiyaç duyduğu alanlarda komisyonlar kurma ve daha sonraki dönemlerde Konferansı yeniden toplama iradesine sahiptir. Bu komite demokratik müzakare sürecinin etkili organı olma misyonuyla çalışmalarını yürütür.

* Konferansımız; Türkiye halklarını, Konferansımızda açığa çıkan iradeyi tanımaya, esas almaya ve Türkiye Cumhuriyeti devletine Kürt halkının haklarını tanıması için baskı kurmaya çağırır. Aynı zamanda Konferansımız demokratik ve meşru mücadelesini destekler."

0 yorum

Şırnak Beytüşebab'ta Ölen PKK'liye Cenaze Töreni



Beytüşşebap’taki Kato Dağı’ndan geçen yıl 14 Temmuz’da çıkan çatışmada öldürülen, ’Cesur Ozan’ kod adlı Zeki Erdem’in cenazesinin bölgede olduğunu öğrenen ailesi, Beytüşşebap Cumhuriyet Savcılığı ve İHD’ye başvurarak cenazeyi gidip almak istediklerini bildirdi.

Aileye olumlu yanıt verilmesi ile birlikte dün sabah erken saatlerinden itibaren Beytüşşebap’tan araçlarla yola çıkan aileye, BDP’li Belediye başkanları, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda kişi eşlik etti. Kato Dağı eteklerine çıkanları, bir grup PKK’lı karşıladı. PKK’yı simgeleyen bezler ve Abdullah Öcalan posterlerinin açıldığı alanda cenazeyi almak için gelenler beklerken, dağdan bir grup PKK’lılar cenazeyi omuzlarda taşıyarak aşağı indirdi.
Kato Dağı eteğine PKK’lılar tarafından getirilen Zeki Erdem’in cenazesi için burada örgüt mensupları tarafından cenaze töreni düzenlendi. Cenaze töreninde konuşan PKK’lı grubun sorumlusu Sipan Rojhilat, sınırların dışına çekilme sırasında üstlerine düşen görevi yerine getirmeye çalıştıklarını söyledi. Başlatılan çözüm ve barış sürecine destek verdiklerini söyleyen PKK sorumlusunun konuşmasından sonra Zeki Erdem’in ağabeyi Nadir Erdem de bir konuşma yaptı.
Konuşmalardan sonra cenaze gelenlere teslim edilirken, PKK’lılar dakikalarca havaya ateş açtı. Beytüşşebap İlçesi’ne getirilerek Cumhuriyet Savcısına teslim edilen cenaze, otopsi ve kimlik tespiti için Malatya Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
0 yorum

Eylemci Şoförler Adliyeye Sevk Edildi

Şırnak'ın Silopi ilçesinde eylem yaparak otobüsleri taşladıkları öne sürülen 10 şoför, polis tarafından gözaltına alındı.

Şırnak'ın Silopi ilçesinde eylem yaparak otobüsleri taşladıkları öne sürülen 10 şoför, polis tarafından gözaltına alındı. İfadeleri tamamlanan 10 kişi adliyeye çıkartıldı.
Edinilen bilgilere göre, 4 yolcu zorunluluğuna karşı Habur'da eylem yapan taksi şoförleri kararı protesto ederek gösteri yapmıştı. Çıkan olaylarda bazı otobüs firmaları atılan taşlardan zarar görmüştü. Silopi ilçe Emniyet Müdürlüğü tarafından ilçe merkezinde bulunan mobese kayıtlarından tespit edilen 10 kişi gözaltına alındıktan sonra adliyeye sevk edildi. Hakim karşısına çıkarılan 10 kişi adli kontrol cezasıyla serbest bırakıldı. - ŞIRNAK
0 yorum

Şırnak'ta Mayın Patlaması

Şırnak'ın milli tabur komutanlığı içinde bulunan şahin tepede bilinmeyen nedenle mayın patlaması sonucu 2 asker yaralandı
0 yorum

Şırnak'ta Hırsızlık Vakaları Artıyor

Şırnak'ta son bir haftada 4 hırsızlık olayının gerçekleşmesi artan bu olaylarla halkın tepkisini çekti


Şırnak merkezde son bir hafta içerinde 4 hırsızlık olayı gerçekleşti.Asayiş olayları arasında Türkiye'nin en sakin 3 şehri arasında gösterilen Şırnak asayiş kontrolü yapılamıyor mu? Emniyet bu olayların takipçisi olamıyor mu? gibi soruları akla getiriyor. Öyle ki bu olaylar gündüz vakti gerçekleşmeye kadar gidiyor. Halk bu hırsızlık vakalarının ardından endişe kapılmış yetkililerin tutumlarına sitem ediyorlar. Bu olayların soruşturmasının emniyetin bir görevi olmasına rağmen herhangi bir adım atılmaması tepki topluyor.

Emniyetin bir an önce bu olaylara el atıp gerekli işlemleri gerçekleştirmesi temenimizdir.
0 yorum

Latin Amerikalı Kadınlar Kayıplar İçin Tütsü Yaktı

DİYARBAKIR/BATMAN/MARDİN - Diyarbakır, Batman ve Mardin'in Nusaybin İlçesinde kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, kayıpların bulunmasını ve faillerinin yargılanmasını istedi. Kayıp yakınları ve insan hakları savunucularının Diyarbakır'daki eylemine destek veren Latin Amerikalı kadınlar, kayıplar için tütsü yaktı. 
DİYARBAKIR 
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın" sloganıyla her hafta Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlendiği oturma eylemlerinin 227. haftasını geride bıraktı. Kayıpların fotoğrafları ve "Onlar bir gece ansızın evlerinden alındılar. Bir daha geri dönmediler" pankartının açıldığı eyleme; kayıp yakınları, İHD Diyarbakır Şube yöneti ve üyeleri, DÖKH öncülüğünde yapılan çalıştay için Diyarbakır'da bulunan Latin Amerikalı kadınlar, Barış Anneleri insiyatifi üyeleri ve çok sayıda insan hakları aktivisti katıldı. Latin Amerikalı yerli bir kadın, kayıplar için tütsü yaktı. 
Her hafta kayıpların akıbetini sormak için bu alanda toplandıklarını belirten İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdusselam İnceören, "Ta ki kayıp yakınları, yakınlarının kemiklerine ulaşana kadar ve bunu yapanlardan hesap soruncaya kadar biz, bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz" dedi. İnceören'in konuşmasının ardından 1993 yılında Şırnak'ın Cizre ilçesinde kendi özel aracı ile kaçırılan ve aradan geçen 20 yıla rağmen kendisinden bir daha haber alınamayan Hüseyin Yeşilmen'in isimli kayıp yurttaşın hikayesi, İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu üyesi Av Gamze Yalçın tarafından anlatıldı.
'Kayıpları ve uğradıkları işkence ile Kürt halkını anlıyoruz'
Yalçın'ın ardından kayıp yakınları ile dayanışmak amacıyla burada bulunduklarını belirten Mapuche halkından Carmen Blaco, "Bu tütsüyü yaktım çünkü; bir insan bir kere ölür ama öldükten sonra unutulursa ikinci bir defa ölür" dedi. Buradaki annelerin kayıplarının akıbetini sorduğunu söyleyen Blaco, "2 bine yakın insan devlet eliyle katledildi. Bu katiller yargı önünü çıkmak zorunda. Yakılan köylerin, tecavüze uğrayan kadınların failleri yakın zamanda yargı önüne çıkmak zorunda. Benim geldiğim ülkede, Şili'de insanlar haklarını ararken hala işkenceye uğruyor. Ama Şili'nin eski katil başbakanı cezaevinde. Biz bu deneyimle, kayıpları ve uğradıkları işkence ile Kürt halkını anlıyoruz. Barış Anneleri'nin ve Kürt halkının yanındayız" dedi. 
Yapılan konuşmaların ardından eylem, kayıp Hüseyin Yeşilmen'in için gerçekleştirilen 5 dakikalılık oturma eylemiyle sona erdi. 
BATMAN
Kayıpların bulunması için Gülistan Caddesi'nde eylem gerçekleştiren kayıp yakınları ve İHD Batman Şubesi üyeleri, 227. eylemlerini gerçekleştirdi. 1990'lı yıllarda kaybedilenlerin resimlerinin bulunduğu "Kaybedilenler" ile "Kayıplar bulunsun failleri yargılansın" pankartının açıldığı eyleme; Barış Anneleri, BDP, KURDÎ-DER ve MEYA-DER, STK temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş da katıldı. Eylemde açıklama yapan İHD Batman Şube Başkanı Osman Künteş, 1990'lı yılarda kaybedilenlerin akıbetlerinin belirlenmesi ve faillerinin yargı önüne çıkarılması için 227'nci haftadır meydanlarda olduklarını ifade etti. Künteş'in ardından konuşan İHD Batman yöneticisi İlyas Ekinci, biran önce kayıpların bulunması ve faillerinin yargılanması gerektiğini belirterek, "Sayın Abdullah Öcalan'ın son olarak kardeşi Mehmet Öcalan'la yaptığı görüşmede verdiği mesajda, çözüm süreci açısında oldukça önemli, anlamlı ve değerlidir. Sayın Öcalan; 'Ben üzerime düşeni fazlasıyla yapıyorum bundan sonrası devlet ve hükümete bağlıdır' mesajı, Türk ve Kürt halkları arasında takdirle karşılanmış ve kamuoyunu oldukça rahatlatmıştır. Çözüm sürecinin ve barışın sağlanması konusunda geri adım atılamayacak aşamaya gelindiği noktasında hiç kimsenin kaygısı olmaması gerekmektedir. Umarız devlet ve hükümet barış konusundaki sorumluluğunu harfiyen yerine getirecektir" dedi. Eylem 5 dakikalık oturma eylemi ile sonlandırıldı. 
NUSAYBİN 
Mardin'in Nusaybin ilçesinde Dayikên Şemiyê (Cumartesi Anneleri) eylemi bu hafta da Nusaybin Barış Parkı'nda gerçekleştirildi. Eyleme, BDP Nusaybin İlçe eş başkanları A.Bari Eren, Zinnet Alğat ve yöneticiler, Nusaybin Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Dinç, MEYADER ve kayıp yakınlarının yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. 1990'lı yıllarda kaybedilen ve "faili meçhul" cinayetlere kurban gidenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde, 1993 tarihinde Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde bulunan evinde gözaltına alındıktan sonra öldürüp minibüse koyularak, yakılan Halit Kaya'nın hikayesi anlatıldı. Kaya'nın hikayesini anlatan eşi Mence Kaya, "Güçlükonak'ta devlet 1993 yılında eşimi gelip evden aldı. 4 gün boyunca gece gündüz aradık. Dördüncü günde kendi ile beraber 11 arkadaşını, Pili'de öldürdüler. Sonra da minibüse koyup minibüsü ateşe verdiler. Ne yaptıysak ne bize ne cenazemizi verdiler ne de bize gösterdiler. Bize 'teröristler öldürdü' dediler. Biz de siz yakaladınız, siz götürdünüz, siz öldürdünüz. Neden onların boynuna koyalım ki' dedik. Kanımızın son damlasına kadar hakkımızı isteyeceğiz" dedi. Eylem "Şehit namirin" sloganı atılarak, sonlandırıldı.
0 yorum

Yaşar Kemal’den Kürt ve Türk halklarına ‘çağrı’

Amed’de düzenlenen ve tarihi bir öneme sahip olan "Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı"na bir mesaj gönderen dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal, Kürt ve Türk halklarına "Bu bir çağrıdır. Sözüm sizedir" şeklinde seslenerek, “Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtarmak elimizde. Ge­lin de doğ­ru dü­rüst bir de­mok­ra­tik dü­ze­nin ku­rul­ma­sı için aklımızla, yüreğimizle elele ve­re­lim” dedi.

Yaşar Kemal, de­mok­ra­sinin bir ge­rek­sin­me­, bir den­ge dü­ze­ni­ olduğunu söylerken, “Bir kültürün yok edilmesi insanlığımızdan da bir parçanın yok edilmesidir” tespitinde bulundu. Ünlü yazar, Kürtçe anadilde eğitim talebi konusunda, “Bir dil de salt konuşulmakla yaşamaz. Bir dilin yaşaması için, o dilde eğitim olması, dil kurumları, akademileri, enstitüleri olması ge­rekir” dedi.

Yaşar Kemal’in mesajı şöyle:

Değerli Barış ve Demokrasi Konferansı katılımcıları,

Bugün sizinle birlikte olamadım, sizlere bir önceki konferansta da, her fırsat buldukça da söylediğim, yazdığım düşüncelerle sesleniyorum. Dileğim bu sözlere gerek kalmayacak günlerin gelmesi...

Hep dedim ve diyorum, dün­ya bin çi­çek­li bir kül­tür bah­çe­si­dir. Her çi­çe­ğin ken­di­ne öz­gü bir ren­gi, bir ko­ku­su var­dır. Dün­ya­mız, bu bin çi­çe­ğin­den do­la­yı gü­zel, zen­gin, çe­şit­li­dir. Kültürler her zaman birbirlerini beslemişlerdir. Kül­tür­le­rin alış­ve­ri­şi kül­tür­le­rin bi­rbi­ri­ni ez­me­si de­ğil, birbirlerini zenginleştirmesidir, bes­le­me­si­dir. Bir çiçeğin yok edilmesi dünyadan bir rengin, bir kokunun, bir aşılanmanın da yok edilmesidir. Kül­tü­rü yoz­laş­mış bir halk, du­mu­ra uğ­ra­mıştır, ya­ra­tı­cı gü­cü kal­ma­mıştır, ölü­me mah­kum edilmiştir. Bir kültürün yok edilmesi insanlığımızdan da bir parçanın yok edilmesidir. 

Bir toplum, hoş­gö­rü­sü ka­dar güç­lü, sağ­lam, hak­lıdır. Zul­mü ka­dar za­lim, ya­ra­tı­cı­lık­tan yok­sun, zayıftır. Irkçılık ise en korkunç hastalıktır. İn­san­lık yı­kı­mı­nın al­tın­da, insanların yüreğine nefret tohumlarının altında ırkçılık vardır. Tür­ki­ye­yi dü­şün­ce düş­man­lı­ğı­na, de­mok­ra­si düş­man­lı­ğı­na itmekte, ku­şak­la­rı­mı­zın ba­ğış­la­ya­ma­ya­ca­ğı fe­la­ke­tlerde ­ ırk­çı­lığın büyük payı olmuştur.

Bi­ze gereken de­mok­ra­si­ci­lik oy­na­ma­ya kal­kı­şmadan, de­mok­ra­si kis­ve­si al­tın­da­ hiç bir gay­ri in­sa­ni bas­kı dü­ze­ni sürdürmeyen de­mok­ra­tik bir dü­ze­nin ku­rul­ma­sı­dır. De­mok­ra­si bir ge­rek­sin­me­dir. De­mok­ra­si bir den­ge dü­ze­ni­dir. İnsanların onuruyla yaşadığı, kimsenin temel insan haklarından yoksun bırakılmadığı bir düzendir. 

Onuruyla yaşamak, kendi dilini ve kültürünü de onurla taşımak ve yaşatmak demektir. Bu temel bir insan hakkıdır. Bir dil de salt konuşulmakla yaşamaz. Bir dilin yaşaması için, o dilde eğitim olması, dil kurumları, akademileri, enstitüleri olması ge­rekir.

Yirmi yıldan fazladır Kürt sorunu konusunda yazdıklarımı “Bu Bir Çağrıdır” kitabımda bir araya getirdim. Önsözde söylediklerimin bazılarını size bir kez daha tekrarlıyorum: 

Çok ha­ta­lar yap­tık ama umut­suz­lu­ğa düş­me­nin bir ge­re­ği yok. Bir ülke insanları insanca yaşamayı, mutluluğu, güzelliği seçecekse, bu evrensel insan haklarından, düşünce özgürlüğünden geçer. Dilini ve onurunu istemek en temel ve doğal haktır. ...

Bu ülkede yaşayan herkesin diline, dinine, tüm insan haklarına sahip olduğu, onuruyla yaşadığı gerçek bir demokraside çözülmeyecek sorun yoktur. Hele ki habire itildiği çözümsüzlüğe kardeşlik bağları ile direnen Türklerle Kürtler arasında...

Ey Türk halkı, Kürt halkı, bu toprakların kültür zenginliği olan tüm halklar, sözüm hepinizedir... Bugün bu ülkede ya­ra­tı­cı­lı­ğı­mız ek­sil­miş­se, vic­da­nı­mız vur­dum­duy­maz ol­muş­sa, şiddet hayatımızın her alanında üstümüze çökmüşse, hiçbir kuruma güvenimiz kalmamışsa, bunlar bir kuşak ömrü süregelen bir kirli savaşın insanlığımızda açtığı yaralardır. 

... Ben diyorum ki bu yaraların sağılması bizim elimizde. Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtarmak elimizde. Ge­lin de doğ­ru dü­rüst bir de­mok­ra­tik dü­ze­nin ku­rul­ma­sı için aklımızla, yüreğimizle elele ve­re­lim. 

Bu bir çağrıdır. Sözüm sizedir.
0 yorum

ROBOSKİLİ AİLELERE SORUŞTURMA!

ROBOSKİLİ AİLELERE SORUŞTURMA!

Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde yapılan bombardıman sonucu yaşamını yitiren yurttaşların ailelerine sınır ihlali yaptıkları gerekçesiyle Uludere Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.

34 sivil yurttaşın 28 Aralık 2011 akşamı TSK'ya ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu katledildiği Uludere (Qilaban) ilçesine bağlı Roboski köyünde, yakınlarını kaybeden aileler katliamın 500'üncü günü nedeniyle katliamın gerçekleştirildiği Federal Kürdistan Bölgesi sınırındaki 15 numaralı sınır taşına karanfiller bırakmıştı. [DİHA]
0 yorum

Ethem Sarısülük’ün kalbi de durdu


1 Haziran günü polis tarafından vurulan Ethem Sarısülük’ün kalbi durdu


Gezi Parkı direnişine destek vermek amacıyla Ankara'da yapılan gösterilerde polis kurşunu ile başından ağır yaralanan Ethem Sarısülük'ün kalbi durdu.

Ethem Sarısülük, Türk devletinin ekolojik yıkım politikalarına karşı Gezi Parkı'nda direnen halka yönelik polis şiddetini protesto eylemleri sırasında, 1 Haziran günü Ankara'da polis tarafından açılan ateş sonucu başından vurulmuştu. 27 yaşındaki OSTİM işçisi Ethem Sarısülük, 11 gün verdiği yaşam mücadelesinin ardından önc ebeyin ölümü gerçekleşti. Bugün de Sarısülük’ün kalbi durdu.

Ethem Sarısülük’ün otopsisi, Keçiören Adli Tıp Kurumu’nda yapılacak. Sarısülük’ün ailesi ve yakınlarının Keçiören Adli Tıp Kurumu önünde toplanması bekleniyor.
0 yorum

DTK ve HDK'li Kadınlardan Roboski Raporu: Çözüm Roboski'den Geçer

DTK ve HDK'li Kadınlardan Roboski Raporu: Çözüm Roboski'den Geçer

DTK ve HDK kadın meclisleri, Roboski'ye ilişkin hazırladıkları raporu açıkladı:


ROBOSKİYİ UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ HAKİKAT ARAYIŞCILIĞINA DEVAM EDECEĞİZ 

23.05.2013 tarihinde Şırnağ’ın Bal veren beldesinden yola çıkarak Roboski’ye varışımız gördüklerimiz bu ülkenin bazı bölgelerine bazı il ve ilçelerine köylerine ayrımcı yaklaşımları somut olarak göstermiştir.

Biz DTK ve HDK kadın meclisi üyeleri 40 yıla yakındır topraklarımızın işgal edildiğini, kimliksizleştirilmek için, militarist güçlerin politikalarına kapitalist moderni tenin azgın leviahtlarına nasıl kurban edilmek istendiğimizi 24 saat Şırnak ta kurulan Demokratik Çözüm Çadırların da kadınlarla,analarla kalarak bir kez daha dinledik ve tanıklık ettik.

23.05.2013 sabahı saat 09:00 da Bal veren beldesinden Roboski köyüne varmak isteyen bir yurttaşın neler görebileceğini öncelikle sizlerle paylaşmak istedik.

6 askeri kontrol noktasında geçmeyi sağ-salim eksiksiz başarmalısınız. Uludere –Beytüşşebap noktasında TC yurttaşı olduğunuzu kanıtlamak bu ülkede seyahat etme özgürlüğünüzün olmadığını görmek durumundasınız.Bir uzman çavuşun keyfi yaklaşımlarına muhatap olup,o keyfiyete karşı yasal dayanaklarınızı söyleseniz de emir büyük yerden gelinceye kadar sabırla ne olacağını beklemek zorundasınız.

Roboski köyüne varıncaya dek askeri gücün ne kadar yayılım gösterdiğini ,tel örgülerinin sınırlarda nasıl bir görüntü oluşturduğuna tanık oluyor,işgalin gerçek tanımıyla karşılaşıyoruz.

Güzergah doğa cenneti toprak ananın insan evlatlarına bahş ettiği tüm güzellikleri görmeniz mümkün.Yeşilin sarının kırmızının morun her tonunu her tonundan ayrı ayrı çıkan o güzel kokunun nasıl hapis edildiği görmezden gelinerek doğal yapısını bozsallarda savaş araç gereç malzemesinin tüm yıpratmasına rağmen inadına isyan inadına özgürlük mücadelesi olmasını örgütleyen o eşsiz güzellikler. Küçücük suların önüne özgür akmasın özgürlüğü yaşamasın ve örgütlenmesin diye kurulan barajların çirkin duvarları ve her yerden onlarca gözetleme kuleleri,korucu noktaları ve askeri konumlanış ;tüm bunlar demokrasi ve çözüme adım atmak istediğimiz bu günlere ait. Tüm bunlar gerillanın Demokratik Kurtuluşla Özgür örgütlü yaşayalım iddiası için yürüyüşe geçtikleri zamanlara ait. 5-6 ay önce mevzilerinden çıkamayanlar yayılma göstermeye başlamışlar bile.Roboski’ye varıyoruz. Kadınlar-gençler-köylüler ve Uludere BDP ilçe yöneticilerinin büyük ilgi ve alakası ile karşılanıyoruz.

512. Gününde DTK ve HDK kadın Meclisinin Roboski’deki İzlenimleri

34 gencin mezarları başındayız. Onlarla 512. günde beraberiz. Roboskili köylüler her hafta Perşembe günü mezarlıkta değerlendirme toplantıları yapıyorlar. Bu perşembede bizi misafir ettiler.Mezarlıkta devletin AKP‘nin ilgili yöneticilerin Roboski katliamındaki ketum tutumları eleştirildi ve katliam aydınlatılıncaya kadar mücadele sözü yenilendi.
Roboskili aileler ve canlı tanıklarla akşam yaptığımız toplantıda anlatılanlar yaşananlar ve hala yaşadıkları şöyleydi; köy 4 mezra 512 haneden oluşuyor. 2 mezra eski yerleşim 2 mezra ise 1989 sonrası köyleri yakılan ,koruculuk dayatılan ailelerden oluşmaktadır.
Köyün geçim kaynağı sınır ticareti, hayvancılık ve kısmi tarımdır.Köy boşaltmaları ve koruculuk dayatması sonucu çok sayıda yurttaşın il dışına ve yurt dışına çıkmak zorunda kaldığı belirtiliyor.Söz alan kadın erkek bütün köylüler katliam öncesi 1990 yıllarına dikkat çekmiştir. Bu güne kadar kendi coğrafyalarında yaşanan savaşa dikkat çekerek tehdit ,işkence, köy yakma,yıkma,boşaltma örgütle mücadele etme adı altında yaşam ve tarım alanlarının mayınlı arazilere dönüştürülmüş olduğunu belirtiyorlar. Dört mezrada da halen koruculuk dayatılmasına devam ediliyor. Katliam öncesi 150 kişilik korucu kadrosu olay sonrası 200 aştığı , Şırnak ve Uludere toplamında 1600 korucu kadrosunun olduğunu belirtmişlerdir. Askere gidemeyenler, özürlüler, kadınlar, ruh ve akıl sağlığı sorunu yaşayanlar korucu kadrosuna alınmaktadır.Katliam sonrası askeri güç artırıldı,yaylalarında ki mayınlı arazi artırıldı ve mayınlı arazi olduğuna dair her hangi bir işaretin olmadığı belirtildi.
Kadınların içine kapandığı , hala yas tutukları ,psikolojik sorunlar yaşadıkları ,uykularından çığlıklar uyandıkları belirtildi. Bazı kadınların artık çocuk doğurmaktan korktukları ,genç kızların evlenmekten ve anne olmaktan korktukları belirtildi.Olay öncesi sağlıklı olan bazı çocuklarda olay sonrası yaşamış oldukları travmalardan kaynaklı el ve ayaklarında kimsi his kaybının olduğu belirtildi ve gözlendi
500.günde olay yerine gittikleri ve bu gidişle olayı bir kez daha yaşadıkları gözlemlendi.500 günde olay yerine gittiklerinde olay günü çocuklarından geriye kalan telefon ayakkabı pantolon kazak şapka atkı ve F16 kurşun parçaları toplayıp getirdikleri ve neredeyse onlara sarılarak uyudukları gözlemlendi.Her evin duvarların da 34 kişiye ait resimlerin yer aldığı,her yere çocuklarının resimleriyle giderek yaşamlarını kaybedenlerin gözü kulağı sözleri olduğunu söylediler.
Yaşadıkları bu büyük acının ancak ve ancak çocuklarına bunu yapan gerçek sorumluların açığa çıkmasıyla yani faillerin açığa çıkarılıp cezalandırması sonucu az da olsa hafifleyeceğini belirtiler.
Devlete AKP ye Erdoğan’a, Emine Erdoğan’a ve gelen tüm üst düzey bürokratlara öfke 512. günde bile çok üst düzeydeydi.Sözlerinin inandırıcı olmadığını faillere ve çocuklarının katillerini bulacaklarına dair verdikleri sözlerin arkasının boş olduğunu katilleri korudukları belirtildi. Bu katliamın sorumlularının AKP ve Erdoğan olduğu belirlemesi yapıldı.500 gündür çocuklarımızı katleden mühimmatlardan geride kalanlar ve çocuklarımıza ait eşyaların toplanmayışı da halen devlet eliyle tehdit edildiğimizin emarelerdir.
Olay günü kendilerinin olaya müdahale etmesi sonucu olayın ortaya çıktığını olaya müdahale etmeseydiler yapılan operasyonda PKK gerillalarını öldürdük diyerek devletin katliamı gizleyeceği belirtildi.Olay günü yaşadıkları ,devletin yaklaşımının hiçte samimi olmadığı tam tersine katledilen çocuklarına sahip çıktıkları için cezalandırıldıklarını belirtiler.
Askeri yapılanmada ve yetkililerinde geçen yıldan bu yana çok değişim olduğu daha önce 3 ayrı noktada kurulan arama kontrol noktaları 6 ya çıkarıldığı belirilmiştir.Katledilen aile bireylerinin istihdam alanı olarak koruyuculuk gösterilmiştir. Karakollarda askeri gücün artırıldığı heronlarla her gün takip edildiklerini onlarca her onun yaptığı takipte düştüğünü köylerinin adeta bir karakola dönüştürüldüğünü belirtmişlerdir.Köy muhtarının karısının ve bazı mezralarda kadınların koruculuğa teşvik ettirildiği belirtilmektedir.
Sınır ticaretini aynı noktalarda devam ettirmektedirler .512. günde aileler hukuk,yasa ve para cezalarıyla tehdit edilmektedir. Eğitim alanı olarak bilinen okullarda çocukların yaşadıkları travma göz önüne alınmaksızın ana dillerini konuştukları gerekçesiyle şiddet uygulanmaktadır.
Barışın ve Kürt sorunun çözümünün Roboski’den geçtiğini belirtiler.12-13-14 yaşlarında ki kız ve erkek çocukları ağabeylerimizin ,babalarımızın failleri bulunmaz ve cezalandırılmazsa kendilerinin gerilla olacaklarını belirtiler.Gülen cemaatinin.iş ve işçi bulma kurumlarının ,projecilerin çok yoğun teklifleri ile karşı karşıya kaldıklarını hiç kimseden para iş vb her hangi bir şey istemediklerini ve istediklerinin katillerin bulunup yargılanması ve cezalandırılması olduğunu defalarca yenilemişlerdir.

Şimdi tüm bu dinlediklerimiz ve gözlemlerimiz üzerinden sorularımızı sormak ve komu oyu adına ilgili makamlardan cevap beklediğimizi belirtmek istiyoruz. 

DTK VE HDK Lİ KADINLAR SORUYOR VE CEVAP BEKLİYOR 

1- TBMM insan hakları inceleme raporunda olayın kasten yapılmadığına yönelik olarak her hangi bir delil elde edilmediği görüş ve kanaatine varılmıştır ifadesinin toplumun vicdani ve ahlaki duruşu açısından yasal ,etik bir tutum olmadığıdır.Devletin resmi kurumlarının alenen ve açıktan devlet yetkisi kullanarak cinayet işlediği açık ve nettir. Soruşturmanın yeniden ele alınarak pilotun,emri veren karakol komutanın,genel kurmay yetkilileri,vali,içişleri bakanı soruşturmasının yenilenmesi zorunlu değimlidir halen görevlerinin başında olmaları bu katliamların yenileneceğini göstermiyor mu ?

2- Operasyon talimatı Silopi’de teslim olan bir itirafçının grubun içinde 2 örgüt üyesinin olduğunu belirtmesi üzerine yapılması devletin ve yetkililerin bir itirafçının itiraflarını baz alarak katliamı gerçekleştirmelerinin gerekçesi yapıla bilinir mi ?

3- Öldürdük ama 3,4 milyon TL ödeme yaptık eşi vefat eden 28 kadına maaş bağladık ifadesi ne kadar etik ve ahlakidir ? Bu tazminat aileler tarafından reddedilmişken para ile ölçülemeyecek kadar değerli olan yaşam ve insan iradesi teslim mi alınmak isteniyor ?

4- Örgüt hareketliliğin alışılmışın dışında olduğu intikam ve misilleme amaçlı büyük saldırılar gerçekleştirildiği ve bu grupların Türkiye sınırına yakın dağlık alanlara intikal ettikleri bilgileri üzerinden yapıldığı belirtilen bu katliam insan haklarının hangi maddesine dayanılarak yapıldı , PKK gerillaları olsalar dahi F 16 vurularak böyle vahşice öldürülmesi uluslar arası hangi savaş sözleşmesinde yer almaktadır ?

5- Heronların eşya ,insan ve hayvan tespit ettikleri beyan edilirken örgüt üyesi ayrımı nasıl yapıldı ? Açık açık TBMM raporunda bile belirtilenler ışığın da soruyoruz gördüğünüz her hareketlilik PKK gerillarıdır vurun emrini verenlerin sorumluluğunda değimlidir ? Bu sorumlular kimlerdir ?

6- Olay yerine ambulans gönderilmemesi ve yaralılara zamanında müdahale edilmemiş olmasının sebebi nedir?

7- Demokratik ve özgür bir yaşam temellinin atılmaya çalışıldığı bu günlerde bölgede ki korucu kadrolarının artırılması kadınlara korucu kadrolarının verilmesinin nedeni nedir?

8- Arama noktalarının artırılması ve tarım alanlarının mayınlı arazilere çevrilmesi ve bu arazilerin bir işaretle tanıtılmamış olmasının nedeni nedir ?

512. günün de Roboskili kadınların ve köylülerin istemleri ;

1-Olayın failleri ortaya çıkarılsın ve cezalandırılsın

2- Devlet –AKP –cemaat üzerimizde tehdit olmaktan çıksın

3- Yayla ve köy yasakları kaldırılsın, köye dönüşler sağlansın

4- Koruculuk dayatmasına son verilsin – korucu olanlar silah bıraksın 


5-Mayınlı araziler temizlensin tarım ve hayvancılık yapılabilsin.

6-Topraklarımızda ki askeri vesayet kaldırılsın (kontrol noktaları ,karakol,gözcü kuleleri )

7-Katliam aydınlatılıncaya kadar gündemden düşürülmesin.

8-Roboskide bulunan resmi kurumlardaki personel tavır ve tutumlarında insani yaklaşımlar göstersin

9-Katliam Kürt sorunundan bağımsız ele alınamaz. Demokratik çözüm sürecini Roboskiden ilerletip takipçisi olacağız.

10- Örgütlenmek için dış kamu oyunun destek vermesi

11- Katliam bölgesinin ziyaretlerinde baskıcı bir tutumun olmamasını olay yerini anıt haline getirmek istedikleri

12-Sınırlar kaldırılsın bir taşla sınır olmaz ailelerimiz ve arazilerimiz sınır tarafından bölünüyor.


DTK HDK KADIN MECLİSİNİN ÖNERİLERİ

1- Roboski katliamının Yıllardır terörle mücadele adı altında yapılan sayısız katliamlardan biri olduğunu bu nedenle bu katliamın faillerinin ortaya çıkıp yargılanıp cezalandırılması

2- Roboski katliamı öncülüğünde geçmiş bütün katliamların aydınlatılması

3- Artırılan askeri yapılanmaya ve militarist uygulamalara bir son verilmesi gerektiği

4- Koruculuk kadrosunun bir dayatma olmaktan çıkarılması ve koruculuğun bölge genelinde lav edilmesi.

5- Mayınlı arazilerin temizlenmesi ,tarım ve hayvancılığa açılması

6- Bölgede ki kadın ve çocuklara bu travmaları atlatabilmeleri adına psikolojik destek verilmesi

7- Eğitim alanı olan okullardaki eğitmenlerin ana dillerini kullandıkları için çocuklar üzerinde göstermiş oldukları şiddete son vermesi 

8- Baraj yapımın durdurulması

9- Roboskili ailelerin örgütlenerek bir dernek çatısı altında toplanması

10- Dernekleşme sürecine STK ların destek vermesi

11- Kürt kimliğinin önündeki yasakların kaldırılması

12- Demokratik çözüm sürecinin yasal zemine kavuşturulması

13- Ana dilde eğitim hakkının önündeki engellerin kaldırılması

23.05.2013

Roboski İnceleme Raporu

DTK ve HDK Kadın Meclisi
0 yorum

MAZLUM DER Diyabakır Şubesinin Andımız Kaldırılsın Kampanyası

Andımız ideolojik devlet algısını küçücük çocuklara dayatıyor
 MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi'nin "Andımız kaldırılsın" adıyla 4 yıl önce başlattığı kampanya kapsamında Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, "Andımız kaldırılsın" pankartı taşınırken, açıklamada konuşan MAZLUMDER Diyarbakır Şube yöneticisi Nurettin Bozkurt, andın içeriğinin Türkiye'nin çok kimlikli yapısına uymadığını belirterek, "Andımızdaki Türk ırkını esasa alan, Türkiye'deki diğer etnik kimliği görmezden gelen, hatta asimile sonucu doğurabilecek ifadeler olmakla birlikte ideolojik devlet algısını küçücük çocuklara dayatan beyanlardır" dedi. 

BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 29 ve TC Anayasası'nın 90. maddesine atıfta bulunan Bozkurt, şöyle devam etti: "BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne 1995 yılından bu yana taraf olan Türkiye, öğrenci andını okutmak ve anadilde eğitim hakkını yasaklayıcı uygulamaları başta olmak üzere bir çok uygulamasıyla sözleşme hükümlerini ve kendi anayasasını ihlal etmektedir. Bu andın okutulmasına katılan tüm yetkiler de suç işlemektedirler. Mevcut hükümet 11'inci yılına giren iktidarı ile birçok temel sorunun aşılması konusunda olduğu gibi halen yürürlükte olan ve faşist devlet uygulamalarına en bariz uygulaması olan öğrenci andını kaldırmamakla bu anlayışla ortak hale gelmiştir."

Bozkurt, Türkiye'nin kendi farklılıklarıyla barışması, dini, ideolojik ve etnik grupların haklarını gözetmesi gerektiğini belirterek, hükümetin asimilasyoncu, inkarcı ve kibirli anlayışı terk etmesi gerektiğinin altını çizdi.
0 yorum

Kızılay'ın Kan Bağışı Aracına Şırnak'ta Yoğun İlgi

Şırnak merkezde kan bağışı toplamak için kızılayın gezici kan toplama aracına yoğun ilgi.

Şırnak'ta ilk defa kızılayın gezici kan toplama aracı kan topladı. Esnaf ve yerel halkın yoğun ilgi gösterdiği kan bağışının hala sürdüğü belirtildi.


Cumhuriyet Meydanı'na gelen Kızılay Kan bağışlama konteyneri vatandaşlar tarafından yoğun ilgi gördü. Vatandaşlara kan bağışının sürekli bir ihtiyaç olduğunu hatırlatılması yapılarak, vücudun kanı tazeleme gibi faydaları olduğunun önerisi yapıldı.

0 yorum

6. Heyet KCK Yetkilileriyle Görüştü

İmralı’ya giden 6. heyetimiz, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmenin izlenimlerini Medya Savunma Alanları’nda KCK yetkilileriyle paylaştı. KCK yetkilileri, kendi sorumluluklarına sahip çıktıklarını, ancak hükümetin sorumluluklarına sahip çıkmadığını ve somut adımlar atmada ketum davrandığını belirtti. 

İmralı’ya giden 6. heyetde bulunan Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş ve Grup Başkanvekilimiz Pervin Buldan, KCK yetkilileri ile görüşme gerçekleştirdi. Kandil’de KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, KCK Yürütme Konseyi Üyeleri Mustafa Karasu, Sabri Ok, Ronahî Serhad ve Sülbüs Perî tarafından karşılanan 6. heyet yapılan görüşme ardından Medya Savunma Alanları’ndan ayrıldı.

Alanda dolaşan insansız keşif uçakları nedeniyle beklenenden daha geç başlayan görüşmede heyetin süreç hakkındaki görüşlerini dinleyen KCK yetkilileri, ardından sürece ilişkin kendi görüşlerini aktardı. Görüşmede KCK yetkilileri, sürecin önünün açılması için Kürt Özgürlük Hareketi olarak kendi sorumluluklarına sahip çıktıklarını ve bu sorumlulukların gerekliliklerini yerine getirdiklerini, hükümetin ise sorumluluklarına sahip çıkmadığını ve somut adımlar atmada ketum davrandığını belirterek bu durumdan kaynaklanan memnuniyetsizliklerini dile getirdi.

Görüşme ardından heyet Medya Savunma Alanları’ndan ayrıldı.
0 yorum

Cizre'de Yaz Futbol Okulu Sporcularına Spor Kıyafeti Dağıtıldı

Şırnak'ın Cizre ilçesinde Fatih Ortaokulu bünyesinde açılan ve üç ay devam edecek olan yaz futbol okuluna seçilen 100 öğrenciye okul müdürlüğü tarafından spor kıyafetleri ve spor malzemeleri dağıtıldı.

Şırnak'ın Cizre ilçesinde Fatih Ortaokulu bünyesinde açılan ve üç ay devam edecek olan yaz futbol okuluna seçilen 100 öğrenciye okul müdürlüğü tarafından spor kıyafetleri ve spor malzemeleri dağıtıldı.
Fatih Ortaokulu Okul Müdürlüğü'nün sokaklarda oynayan çocukları çocuk işçiliği ve kötü alışkanlardan uzaklaştırmak için futbol antrenörü cengiz Şeremet ve beden eğitimi öğretmeni Sinan Yapa'nın girişimleri ile hayata geçirdiği yaz futbol okuluna seçilen öğrencilere spor kıyafetleri ve spor malzemeleri dağıtıldı. Fatih Ortaokulu Müdürü Lokman Nas, futbol antrenörü ve beden eğitimi öğretmenlerinin gayretleri ile okul bünyesinde kurulan yaz futbol okulunu açmalarındaki amacın, çocukları sokaklardan uzaklaştırmak ve çocukları çocuk işçiliğinden kurtarmak olduğunu söyledi. Okulun bünyesinde kurulan yaz futbol okulu kulübüne seçilen 100 öğrenciye spor kıyafetleri ve spor malzemelerini dağıtmanın sevincini yaşadıklarını belirten Cengiz Şeremet ise, yaz ayları boyunca öğrencileri sokaklardan uzaklaştırıp öğrencilerin sportif faaliyetlerde daha fazla yer almalarını sağlamak amacı ile bu çocuklara futbol eğitimi vereceklerini kaydetti.
Fatih Ortaokulu beden eğitimi öğretmeni Sinan Yapa ise, "Okulumuz bünyesinde açılan ve bugün spor kıyafeti ve spor malzemelerini verdiğimiz öğrenciler alacakları futbol eğitiminin yanında kendilerine kişilik eğitimi de verilecek. Yaz ayları boyunca devam edecek olan bu faaliyetin temel amacı çocukların sağlıklı ve eğitimli bir şekilde spor yapmalarını sağlamak ve bu çocukların topluma yararlı birer birey olarak yetiştirmektir" dedi.
Cizre'deki okullarda kulüpleşme kriterinin oluşmaması nedeni ile çocukların boş vakitlerini sokaklarda geçirdiğini ifade eden Yapa, "Biz Fatih Ortaokulu olarak öğrencilerimizi sokaklardan uzaklaştırmak amacı ile okulumuzdaki yetenekli çocukları keşfedip okuldaki eğitimlerinin yanında iyi bir futbol eğitimi ile futbola kazandırılmasını sağlamaya çalışacağız. Bu anlamda bize destek veren okul müdürümüz Lokman Nas'a öğrenciler adına teşekkür eder bu tür faaliyetlerin diğer okullara da örnek olmasını dilerim" dedi. - ŞIRNAK

 

0 yorum

Uludere'de Heyelan Nedeniyle Mezarlardaki Kemikler Ortaya Çıktı

Uludere ilçesinde, 4 mahallenin kullandığı mezarlık heyelan nedeniyle zarar gördü.

Özelli Mahallesi'ndeki tarihi mezarlıkta, bir süre önceki yoğun yağışlar nedeniyle heyelan meydana geldi. Heyelan sonucunda mezarlar bozularak kemikler ortaya çıktı. Mezarlık yanındaki derenin taşması sonucu da kemikler, dereye düşüyor. 
Özelli Mahalle Muhtarı Ali Ürper, tarihi mezarlıkta Mele Hafiz Türbesi'nin de bulunduğunu, mezarlığın çevre duvarı olmadığı için heyelanda kemiklerin ortaya çıktığını söyledi.
Derenin taşmasıyla yokuşta bulunan mezarlıktaki kemiklerin suya karıştığını anlatan Ürper, "4 mahalle, bu mezarlığı kullanıyoruz. Yetkililerden, mezarlığın çevre duvarının yapılmasını istiyoruz. Yoksa bütün mezarlık bozulacak" dedi.
Belediye Başkanı Mesut Paksoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mahalle sakinlerinin mezarlık için belediyeye başvurduğunu belirterek, "Ancak belediyenin imkanları el vermediği için şimdilik mezarlık duvarını yapacak imkanımız yok" diye konuştu. - Şırnak
0 yorum

Silopi'de engelli çocuğa gıda yardımı yapıldı.

Silopi ilçesinde engelli çocuğa  gıda yardımı yapıldı.
Silopi'de doğuştan felçli ve konuşma engelli olan 16 yaşındaki Özlem Ögen, dişindeki rahatsızlık nedeniyle hiçbir şekilde katı sıvı ile beslenemiyor. 4 yıl önce babasını kaybeden Özlem ve ailesi özürlü maaşı ile geçinmeye çalışıyor. Özlem'e yardım için Silopi Engelliler Yardımlaşma Dayanışma ve Destekleme Derneği Başkanı Abdullah Süer ve Şehit Üsteğmen Ahmet Konuksever Ortaokulu öğretmenleri çalışma başlattı.
Dernek Başkanı Süer ve öğretmenler topladıkları para ile Ögen ailesine gıda yardımında bulundu. Süer, derneklerine kayıtlı Ögen'in engelli olmasının yanı sıra ağız ve diş rahatsızlığı olduğunu, bu nedenle ağız tedavisinin yapılması gerektiğini söyledi.
Ögen'i özel bir ağız ve diş polikliniğine götürdüklerini kaydeden Süer, şöyle konuştu:
"Bize hastamızın tedavi için genel anestezi ile tam bir ağız bakımı yapılmasının gerektiği, aksi taktirde kız çocuğunun çene yapısının da bozulacağını söylediler. Bu tedavi için en yakın yer olarak Ankara Mamak'ta bulunan engelli kliğini adres gösterildi. Ögen çok mağdur durumda. Devletin buna sahip çıkmasını istiyoruz. Biz elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız. Ufak da olsa ailesine bir yardım yapmak istedik. Öğretmenler Ögen'in durumundan haberdar olmuş. Kendi aralarında topladıkları yardımlar ile Ögen'in sevindirdiler."
Şehit Üsteğmen Ahmet Konuksever Ortaokulu Müdür Yardımcısı Aydın Vural ise Ögen'in içerisinde bulunduğu sıkıntının kendilerini derinden etkilediğini belirterek, bu nedenle öğretmenlerle Ögen'e yardım etmek istediklerini belirtti.
Ögen'in tedavisi için destek beklediklerini kaydeden Vural, "Ancak bizim de yapacaklarımız sınırlı olduğu için bu konuda imkan ve çevre sahibi olan duyarlı vatandaşlarımızdan yardım bekliyoruz. Çünkü hepimiz birer engelli adayıyız. Duyarlı vatandaşlarımızdan ricamız öncelikle Ögen için harekete geçsinler" diye konuştu.
0 yorum

Şırnak Valiliğinde Turizm Toplantısı

Şırnak Valiliğinde turizm toplantısı düzenlendi.

Şırnak Valiliğinde turizm toplantısı düzenlendi.

Valilik Toplantı Salonunda düzenlenen toplantıya Vali Yardımcısı İhsan Selim Baydaş, kurum müdürleri ve Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri katıldı.
Baydaş, toplantıda yaptığı konuşmada,  Şırnak'ın turizm potansiyeli açısında oldukça zengin mirasa sahip bulunduğunu ve medeniyetlerin beşiği olduğunu dile getirdi.
Cudi ve Gabar Dağları'nda dağcılık yapılabileceğine dikkat çeken Baydaş, şöyle konuştu:
"Şırnak'ta inanılmaz bir kültürün üzerinde yaşıyoruz. Hz. Nuh'un mezarı var. Cizre'de bir kültür ve medeniyet birikimi üzerindeyiz. Diğer tarafta Beytüşşebap yöresinde yayla turizmi var. Buralar bakir sahalar. Yaylalar daha önce turizm açısından kullanılmış alanlar değil. Dağcılıkla ilgili her türlü faaliyete açık bir zemin var. Bunu nasıl değerlendirebiliriz diye bir beyin fırtınası yapmak istiyoruz."
Kültür ve Turizm Bakanlığının çözüm süreciyle bölgedeki turizm potansiyelini harekete geçirmek adına illerde toplantılar düzenlenmesi talimatını verdiğini kaydeden Baydaş, toplantıdan çıkacak önerilerin bakanlığa sunulacağını söyledi.
Baydaş, şunları kaydetti:
"Kültür ve Turizm Bakanlığımızın talimatıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri Ankara'da toplantıya davet ediyor. Toplantının gerekçesi çözüm sürecinin bölgedeki kültür ve turizme katkısı neler olduğudur. Çıkacak önerileri toparlayıp, sunum haline getireceğiz.  Kültür ve Turizm Bakanlığında yapacağı toplantıda, sizlerin de kanatlarını alarak ifade etmeye çalışacağız."
Toplantı, daha sonra basına kapalı sürdü. - Şırnak
0 yorum

16 Yaşında, Kendi İşinin Sahibi

Şırnak'ta kuaförlük eğitimi alan 16 yaşındaki Gülistan Külter, kaldığı evin bir odasını dizayn ederek kadın kuaförlüğü yapmaya başladı.

 

Şırnak'ta kuaförlük eğitimi alan 16 yaşındaki Gülistan Külter, kaldığı evin bir odasını dizayn ederek kadın kuaförlüğü yapmaya başladı.
Şırnak Halk Eğitim Merkezi'nde eğitim gördükten sonra babasının evinin bir bölümünü kendi salonu için ayıran Külter, kendine ait bir iş yerinin olmasından dolayı mutlu olduğunu söyledi. Yanına bir de yardımcı eleman aldığını kaydeden Külter, "4-5 ay önce Şırnak Halk Eğitim Merkezi'nde gördüğümüz derslerden sonra başarı belgemi aldım. Daha sonra biraz birikim yaptıktan sonra anne, babamın ve Yıldız Kadırhan hocamın destekleriyle salonumu açabildim. Salonum şu an çok küçük ancak ilerki zamanlarda daha büyük salon açmak istiyorum. Bundan sonra baba ve annemden harçlık istemeyeceğim. Hatta ben aile bütçesine katkıda bile bulunabilirim. Bunun için çok mutluyum" dedi. - ŞIRNAK
0 yorum

LYS'ye Girecek Öğrencilere Moral Etkinliği

Şırnak'ta, Lisans Yerleştirme Sınavı'na girecek olan öğrenciler, eğlence düzenledi.

Şırnak'ta, Lisans Yerleştirme Sınavı'na (LYS) girecek olan öğrenciler, eğlence düzenledi.
Belediye düğün salonunda düzenlenen etkinliğe, öğretmenler öğrenciler ve veliler katıldı. Dershane Müdürü Nevaf Abay bu tür etkinliklerle öğrencilere moral vermeye çalıştıklarını söyledi. Abay, "Biz öğrencilerimize çok güveniyoruz. Onlar için böylesine güzel etkinlikleri sınav önceleri düzenlemek için ellerimizden gelen çabayı göstereceğiz. Tabi öğrenciler dershanede çok çalışıyorlar ve stres birikimi oluyor. Bu stresleri üzerlerinden atmak için bir gece eğlencesi düzenlemek istedik" dedi.
Öğrencilerden Furkan Etiz ise, "Hocalarımıza teşekkür ediyorum. Bu tür etkinliğe ihtiyacımız vardı gerçekten. Her sınav öncesi ve yıl sonlarında bu tür etkinlikleri düzenlemelerini bekliyoruz. Dershane yönetimine ve hocalarımıza bizi çalıştırma çabalarından dolayı teşekkür ediyorum. İnşallah ne hocalarımızın nede ailelerimizin yüzlerini kara çıkarmayız" diye konuştu. - ŞIRNAK

 

0 yorum

Cinayet Şüphelisinin Ailesi Köyden Kovuldu

Cinayet Şüphelisinin Ailesi Köyden Kovuldu

Şırnak'ın İdil de Süryani köylüler, cinayet şüphelisinin ailesini köyden kovdular.

Şırnak'ın İdil İlçesi'ne bağlı, Süryani vatandaşların yaşadığı Öğündük Köyü'nde, arazi anlaşmazlığı nedeniyle geçen nisan ayında çıkan kavgada Besim Uyanık'ın bıçakla öldürülmesinin ardından, cinayet şüphelisi olarak tutuklanan Engin Üstüner'in ailesi köyü terk etti. Ancak aile dün gece yarısı yeniden köye dönüp evlerine yerleşince, köylülerin tepkisiyle karşılaştı. Köylüler eve yürüyüş düzenlerken, güvenlik önlemi alan jandarma Üstüner ailesini köyden çıkardı.
İdil'e bağlı Süryani vatandaşların yaşadığı Öğündük Köyü'nde geçen nisan ayında, Süryani akraba aileler arasında arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan bıçaklı kavgada 34 yaşındaki Besim Uyanık öldü, kardeşi Habib Uyanık yaralandı. Olayın ardından Engin Üstüner cinayet şüphelisi olarak tutuklanırken, yakınları da köyü terk etmek zorunda kaldı.
BDP'Lİ HASİP KAPLAN BARIŞTIRDI
İki aile arasındaki husumetin kan davasına dönüşmemesi için BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ile ilçenin ileri gelenleri devreye girip aileleri barıştırdı. Ancak Uyanık ailesi, Üstüner ailesinin köye dönmesini istemedi. Geçen hafta içinde Üstüner ailesinin köye geldiğini öğrenen köylüler, yürüyüş düzenleyerek aileyi istemediğini dile getirdi. Bunun üzerine aile köyü yeniden terk etmek zorunda kaldı.
GECE YARISI YİNE DÖNDÜLER
Aradan geçen bir hafta sonra Üstüner ailesi, dün gece yarısı yeniden köye dönerek evlerine yerleşti. Üstüner ailesinin geldiğini öğrenen köylüler yürüyüş düzenleyerek aileyi istemediğini dile getirdi. Köyde jandarma geniş güvenlik önlemleri alırken, Üstüner ailesinin evinin etrafında da olası bir saldırıya karşı jandarma tarafından adeta etten duvar örüldü.
KOMUTAN DEVREYE GİRDİ
Evin önünde toplanan köylüler 'Katiller', 'Katilleri istemiyoruz', 'Köyümüzü terk edin' diye sık sık sloganlar attı. Bunun üzerine İdil İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Murat Alkan, evde bulunan Üstüner ailesi ile görüştü. Binbaşı Alkan, daha sonra görüştüğü öfkeli köylülere, ailenin köyden ayrılacağını söyleyerek sakin olmalarını istedi. Öfkeli köylülerin uzaklaşmasının ardından Üstüner ailesi jandarma tarafından sıkı güvenlik önlemleri altında köyden çıkarıldı.
Bu arada İdil Kaymakamı Muhammet Mustafa İmamoğlu ile BDP İlçe Başkanı Ekrem Şavlı köye giderek, köylülerden sakin olmalarını istedi. - Şırnak / İdil

 

0 yorum

Şırnak Atatürk İlköğretim Okulu Öğrencileri Diplomalarını Vali Verdi - Video

0 yorum

Şırnak Halkına Verdiği Derslerde Hakaret Eden Şırnak Üniversitesinin Dekanı Kim?

Şırnak Üniversitesinde eğitim veren Şırnak Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dktr. Mehmet Arslan Tekinsoy verdiği derslerde Şırnak halkına hakaret ettiği iddiaa edildi. 


Şırnak Üniversitesi öğrencilerinin açıklamalarına göre ders esnasında şırnak halkına hakaret edip, küçük düşüren söylemler kullanıyor. ''Şırnak filozofları ineklerdir.'' dediğini iddiaa eden öğrenciler, Şırnak halkını rencide edip küçük düşüren akademisyeni istemiyoruz. Önüne gelen dilekçeleri sigara gibi içerim dediğini dile getiren öğrenciler böyle bir akademisyenin eğitime saygısı ve katkısı olmaz dediler. hakkımız olan eğitimi minnet eden akademisyenin derhal görevden alınmasını dile getirdiler. Rektörlüğün ve dekanlığın kınandığı açıklama yaptıktan sonra ''Tekinsoy istifa'' ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dktr. Ayhan Demirbaş'ın lehine '' Ayhan sen bizim herşeyimizsin'' sologanlarını attıktan sonra olaysız şekilde dağıldı.

Biz Şırnak Press ailesi olarak bu üzücü durumu şiddetle kınıyor ve asa kabul edilemez bir durum olarak görüyoruz. Şırnak halkının ekmeğini yiyen insanların bu halka hizmet etmeyi ilke olarak kabul etmelidir. Şırnak Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dktr. Mehmet Arslan Tekinsoy'u derhal özür dileyip, istifa etmeye davet ediyoruz.
0 yorum

Şırnakta Yol Çalışması

Şırnak Belediyesi, Cizre Caddesinde kaldırım ve asfalt çalışması başlattı.

Şırnak Belediyesi, Cizre Caddesi'nde kaldırım ve asfalt çalışması başlattı.
Şırnak Belediye Başkan Yardımcısı Abdulhamit İke, yaptığı açıklamada, kentin trafik yönünden en kalabalık caddesi olan Cizre Caddesi'nde geçtiğimiz kış mevsiminde yolun ve kaldırımın zarar gördüğünü belirtti.
Karayolu kavşağından başlayacak çalışmaların Devlet Hastanesine kadar süreceğini kaydeden İke, şunları kaydetti.
"Kış aylarında yağmur ve kar nedeniyle kentin birçok noktasında yollarımız kullanılamaz hale geldi. Şehir merkezinden gelecek olan vatandaşlarımızın hastaneye daha kolay ve rahat bir şekilde gitmelerini sağlayabilmek için Cizre Caddesi'nde yolda gerekli çalışmalar başlattık. Burada ilk olarak altyapı ve içme suyu sorununu giderdik. Son olarak da baştan sonra yolun her iki tarafına kaldırımlar yapılıyor. Sonra yolun tamamına asfaltlama çalışması gerçekleştireceğiz." - Şırnak
0 yorum

Vali Yardımcısı ve Karayolları Bölge Müdürü Kato Dağı Eteklerinde İnceleme Yaptı

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde karayolunda oluşan çukurlar nedeniyle yaşanan sıkıntıları yerinde incelemek üzere Şırnak Vali Yardımcısı İhsan Selim Baydaş ve Karayolları Diyarbakır 9.Bölge Müdürü Şamil Güven bölgeye gelerek ilçenin ileri.

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde karayolunda oluşan çukurlar nedeniyle yaşanan sıkıntıları yerinde incelemek üzere Şırnak Vali Yardımcısı İhsan Selim Baydaş ve Karayolları Diyarbakır 9. Bölge Müdürü Şamil Güven bölgeye gelerek ilçenin ileri gelenleri ile Kato Dağı eteklerinde bulunan karayolları şantiyesinde incelemelerde bulundu.
Karayolunda yaşanan sıkıntıları yerinde incelemek üzere Beytüşşebap ilçesine gelen Şırnak Vali Yardımcısı İhsan Selim Baydaş, Karayolları Diyarbakır 9. Bölge Müdürü Şamil Güven, Şırnak Karayolları Şefi Enver Üçe, Şırnak Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Osman Geliş bozuk bölgelerde denetleme yaptı. Karayolu ile bölgeye gelen heyet BDP'li Belediye Başkanı Yusuf Temel, İl Genel Meclis Üyesi Rahmi Bal, Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcileri ve mahalle muhtarları tarafından karşılandı. Heyet konvoy eşliğinde geçtiğimiz yıl PKK mensupları tarafından tahrip edilen köprüde durarak yeni yapılan köprü hakkında bilgi aldı. Kato Dağı eteklerinde incelemelerini tamamlayan heyet daha sonra ilçenin ileri gelen aşiretlerinden Jirke aşireti reisi Tahir Adıyaman'ın da aralarında bulunduğu ilçenin ileri gelenleri ile öğretmen evinde bir toplantı yaptı. Toplantıda ilçenin sıkıntılarını dinleyen Karayolları Diyarbakır 9. Bölge Müdürü Şamil Güven, geçtiğimiz yılarda yaşanan çatışmalı ortamlardan dolayı hizmetlerin aksadığını ancak çözüm sürecinin gelmesiyle hiçbir sıkıntının kalmadığını, bu nedenle Beytüşşebap ilçesinde yaşanan karayolu sıkıntısını en kısa sürede çözmek için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
Heyet daha sonra BDP'li Belediye Başkanı Yusuf Temel'i makamında ziyaret edip çözüm süreci ile ilgili görüş alışverişinde bulundu. - ŞIRNAK
0 yorum
 
Bizi Takip Etmeye Devam Edin
Copyright © 2011-2013. Şırnak Press
Lütfen Alıntı Yaptığınız Takdirde Sayfamızı Kaynak Gösteriniz Aksi Takdirde
Kaynak Göstermeden Yazıları, Yayınları, Haberleri...Vs Paylaşanlar Hakkında Hukuki İşlem Başlatılacaktır.